Bireysel Danışmanlık
Danışmanlık, kişinin içinde bulunduğu gerçeklikten bağımsız olarak bir şablon üzerinden yapıldığında onun sahip olduğu potansiyellerin göz ardı edilmesiyle sonuçlanabilir. Ya da bireyi kendi varoluşsal gerçekliğinden bağımsız olarak bir şablon içerisine sıkıştırma durumu yaratabilir.
Rollo May, “Ben senin kaderini değiştiremem, ancak kaderini algılama şeklini değiştirirsem sen kendi kaderini değiştirebilirsin” der. Rollo May Amerikalı Varoluşçu bir psikologdur. Teoloji eğitiminden sonra psikoloji eğitimi almış, alanında çok önemli isimler olan Paull Tillich ve Alfred Adler ile birlikte çalışmıştır. Rollo May’in cümlesinde geçen “kader” kelimesi teolojik yani dini anlamda bir ifade değildir.
Karşımıza çıkan seçeneklere ait bilinçli tercihleri de içine alan geniş bir anlama sahiptir. İnsanı bütün olarak ele alan bu yaklaşımda onu çok boyutlu olarak değerlendirmek önemlidir. İnsanın geçmişini, bugününü ve geleceği algılayışını bulunduğu ortamdan bağımsız değerlendiremeyiz. Bireysel danışmanlık süreci karanlık bir gecede bataklığın ortasında iki kişinin ilerlemesi gibidir. Danışman daha önce karşılaştığı farklı bataklıklardaki deneyimleriyle yolu bulmaya katkı sağlarken, danışan da sezgileriyle bu arayışa katkı sağlar. Ve birlikte ilerler. İnsanın iç dünyası kalıplara sığdırılamayacak kadar zengindir.
Ve insanı kalıplar içinde değerlendirmek varoluşunun zenginliğini budayarak onu kısırlaştırmaktır. Psikiyatrinin (Çocuk-Erişkin-Sosyal) çeşitli alanlarında çalıştıktan sonra varoluşçu ekolle tanışmam beni bu sonuca ulaştırdı. Yani her insanı kendi varoluşu içinde, o varoluşa saygı duyarak, o dinamikleri yadsımadan değerlendirmek. İşte benim için bireysel danışmanlığın güzelliğini yaratan nokta burası oluyor; kişi vizyonunu düşünebileceğinden çok daha geniş bir açıya oturturken, tercihlerinin nedenlerine ait meta-farkındalığa, yani bir üst farkındalığa ulaşıyor. Bu da yaşamla olan ilişkisinde etken durumda kalmasını sağlıyor.